Türk fotoğrafçı ve grafik tasarımcı Aydın Büyüktaş (
Sanatçıya ilham veren fikirler farklı kaynaklardan ve dönemlerden geliyor.
Öncelikle, bu Edwin Abbott'un 1884 yılında yayınlanan bilim kurgu romanı "Flatland" (Aydın'ın fotoğraf koleksiyonuna verdiği isim). Diğer uzamsal boyutlardan bahsediyor ve hiperuzay kavramını tanıtıyor.
Christopher Nolan'ın 2010 yapımı gerilim filmi "Inception "daki çarpıcı görseller de dikkat çekicidir.
Aydın Büyüktaş, antik metropolün farklı bölgelerini yüksek irtifadan farklı açılardan çekmek için bir quadcopter kullandı.
Sanatçı, çarpıcı koleksiyonu oluşturmak için aylarca planlama, uygun hava koşullarını bekleme, yetkililerden hava fotoğrafları çekmek için izin alma gibi zorluklarla uğraşmak zorunda kaldı.
Benzer bir tasarıma bakın: Kürklü minderler – harika bir ev içi öğesi özgünlük ve stil katacak
Son adım olarak, 3D yazılımını kullanarak çeşitli parçaları dijital olarak birleştirdi.
Aydın Büyüktaş bizi, yerlileri bir yana, turistik gezilerde pek çok kişinin aşina olduğu İstanbul'u beklenmedik bir bağlamda görmeye zorluyor.
Çoğumuzun dikkat etmediği ama anılarımızda var olan yerlerde yaşıyoruz.
Amacım tanıdık manzaraların algılanışını değiştirmek, tanıdık imgeleri yapıbozuma uğratmak ve yenilerini yaratmak.
Fotoğrafçının İstanbul'da davet ettiği sürrealist yolculukta izleyici, Yeni Cami, Büyük Kapalı Çarşı, Galata Köprüsü, Sultanahmet Meydanı, paten parkları, futbol stadyumları ve araba kavşaklarını dijital kolajların çok boyutlu perspektifinde görecek.
Yazar
İzlenimlerinizi yorumlarda bize bildirin!
İlginç bir iç mekan: Adam Lister'dan suluboyalar: ünlü tabloların 8-bit grafik gösterimli sıra dışı kopyaları
‘e hoş geldiniz! Eğer İstanbul’un çarpıtılmış görüntülerinde hayaller gibi bir yer gibiyse, gerçek İstanbul nasıl olmalıdır? Mimari, tarih ve kültür açısından nasıl bir İstanbul hayal edersiniz?
Nasıl anlaşılabilir? İstanbul’u farklı bir perspektiften gösteren Büyüktaş’ın çalışmalarında gerçeklik ve hayal arasındaki çizgi ne kadar belirgindir? Fotoğraflardaki çarpıklık, size şehrin yanlış bir algısını mı veriyor yoksa İstanbul’un gerçeklikten kopmuş bir hali mi olduğunu düşündürüyor?
Büyüktaş’ın çalışmaları gerçeklik ve hayal arasındaki çizgiyi bulanıklaştırarak İstanbul’u farklı bir perspektiften gösteriyor. Fotoğraflardaki çarpıklık, izleyicide şehri yanlış algılamaya sevk edebilir ancak aslında bu durum İstanbul’un gerçekliğinden kopmuş bir hali olduğunu düşündürüyor. Büyüktaş, geometrik şekiller ve perspektif kullanarak şehrin karmaşıklığını vurguluyor ve izleyiciyi hayal gücünü kullanmaya teşvik ediyor. Bu şekilde, İstanbul’un karmaşıklığını ve çeşitliliğini ortaya çıkararak şehri sıradan bir şekilde değil, farklı bir açıdan görmemizi sağlıyor.