David Gill Gallery sergisindeki muhteşem duvar heykellerinde yedi ölümcül günah

Tasarım Müzesi'nin değerli ziyaretçileri, çağdaş tasarım sanatının hikayesinin devamında, İngiliz sanatçı Barnaby Barford'un şu anda Londra'daki David Gill Gallery'de sergilenen son projesi "Seven Deadly Sins" adlı çalışmasını dikkatinize sunuyoruz.

Tanınmış uzman ve Grad online edisyonunun genel yayın yönetmeni Alexander Markiewicz sergiyi ziyaret etti ve izlenimleri hakkında şunları yazdı

"Barnaby Barford, her şeyden önce eski seramik figürlerin sözde 'rekonstrüksiyonları' ile tanınmıştır. Bugün 'Yedi Ölümcül Günah' projesinde yeni bir tür seramik 'yıkım' gösterdi.

İnsanoğlunun bilinen "günahlarının" her biri bir ayna şeklindedir. Böyle bir aynaya yaklaşan kişi, kendini iç dünyası ve dış formuyla olduğu gibi tam boyutlu olarak görür…

İlk izlenim, insanın yansımasına verdiği tepki şaşkınlık, güzellik hayranlığı ve her detayın ve tüm yapının telkari işçiliğinin verdiği zevktir.

Bu duvar heykellerinin her biri sanatçının insanın yedi günahı hakkındaki anlayışını tasvir etmektedir: Gurur, Açgözlülük, Oburluk, Kıskançlık, Şehvet, Tembellik ve Gazap.

İngiliz sanatçı uzun süredir seramikle çalışıyor ve benzersiz heykeller yaratmaya çabalıyor. Çalışmalarının yeri Birleşik Krallık başkentinin kuzeybatı kesimidir.

Çalışmanın ana aşamaları porselen heykelciklerin bulunması, daha sonra küçük parçalara ayrılması, onlara yeni şekiller verilmesi ve benzeri görülmemiş imgelerin yerleştirilmesidir.

Bu tür sanat, resim ve çizim alanındaki öncü keşifleriyle tanınan William Hogarth'ın tarzında modern resimlerin yaratılmasını anımsatıyor. Modernitenin tüm yönlerini İngiliz halkının 'kara mizahı' ile harmanlıyorlar.

Sanatçının kendisinin de belirttiği gibi, seramik çağdaş sanatta nispeten keşfedilmemiş bir malzemedir. Dayanıklılığı, gücü ve parlaklığı tasarım sanatında beklenmedik uygulamalar bulabilir.

Benzer bir tasarıma bakın: Yaratıcı bisiklet süsleri ile sevdiklerinizi şaşırtın

Evlerimizi sık sık porselen heykellerle süslüyoruz, porselen tabaklardan yiyip içiyoruz ve hatta tuvaletlerimiz bile porselenden… Ama bu malzemeden yapılmış nesneleri ne sıklıkla kullanıyoruz ve fark etmiyoruz ya da dikkat etmiyoruz?.

Heykeltıraşa bu projeyi yaratması için ne ilham verdi?? Ona göre, yedi ölümcül günah yaklaşık 1500 yıldır insanlığın vicdanında yer alıyor ve 21. yüzyılın başında modern toplumdaki önemleri sorusu ortaya çıkıyor.

ölümden sonra cehennemde ebedi azap cezasını çıkarırsak, aynı anlama gelir? Modern insan bu konudaki fikrini değiştirdi mi?? Sonuçları var mı??

Eğer öyleyse, ne yaptığımızı ve ne düşündüğümüzü takip ediyor muyuz?? Bu konuda bize kim ya da ne yardımcı olur: kendi vicdanımız mı, toplum mu yoksa yasalar mı??

Proje yaklaşık 14 ay sürmüştür. Sanatçı, heykellerin her birini yaratırken kendisini ilgilendiren sorulara yanıtlar buldu. Bir yandan, her günah birey ve toplum arasında bir uçuruma yol açar.

Birey toplumun dışında yaşayamaz; ikisi bölünmezdir. Ancak diğer yandan, günahın doğası, özü zaman içinde değişmiştir. Bazı günahlar, paradoksal bir şekilde, saygı duyulan günahlar haline gelmiştir.

açgözlülük, örneğin. Ne zaman ki anlayışlar değişti ve açgözlülük girişim olarak adlandırılmaya başlandı, o zaman günah günah olmaktan çıkıp gurur ve hayranlık kaynağı haline geldi.

Şehvet utanılacak bir şey olmaktan çıkıp bir özgürlük, gizlenmek yerine gösterilecek ve hayranlık duyulacak bir şey haline geldi. Ama ne demişler: "Gül gül gibi kokar, ister gül deyin ister demeyin…" bu yüzden günaha özgürlük de diyebiliriz, ancak bunların özü ve sonuçları 1.500 yıl daha değişmeyecek.

Ancak sanatçıyı çalışmalarında yönlendiren sadece sorular ve cevaplar bulmak değildi. William Hogarth ve Dickens gibi klasiklerin yanı sıra Paul McCarthy, Richard Slee, The Chapman Brothers ve Jans Savnkmajer'in çağdaş sanat eserleri ilham kaynağı ve yol gösterici olmuştur.

Herhangi bir yaratıcılık sadece güzel olanı düşünmeyi amaçlamaz, aynı zamanda insanları kendi hayatlarına dönüp bakmaya teşvik eder, bir şeyleri değiştirebilir veya tam tersine, kökten yeni referans noktaları arayışına girebilir.

Bu sergideki eserler insanı kendi içine bakmaya, kendi sanat şaheserlerini yaratırken azim ve sabır aramaya zorluyor.

Herkes yaratıcılık yeteneğine sahiptir ve zaman, para veya alan yetersizliği gibi sorunlar sadece bahanedir. Sadece başlamalısın, ilk adımı atmalısın..

Doğaçlama sergilerinizi oluşturun, arkadaşlarınızı davet edin ve hemen kalabalıkların gelmesini beklemeyin. Yapmanız gerekeni yapın ve her şey olması gerektiği gibi olsun.

Ne demişler, sanat yüzde bir ilham, yüzde doksan dokuz ise alın teridir. Bir fikriniz varsa, yaratın ama aylar süren sıkı çalışmanın ardından sabrınızı ve ısrarınızı kaybetmeyin.

Sanatçının en yakın perspektifleri arasında daha üst düzey bir proje yer alıyor – İngiliz ticaret tarihine adanmış bir anıt.
Deyim yerindeyse, bu iyi sanatçıya ve kendisi için şaka yollu söylediği gibi günahsız bu "altın" adama tüm çabalarında başarılar dileyelim …"

İlginç bir iç mekan: Sanatçı Philippe Andfor'un "Ormanın Ruhu" adlı düşme anında kesilmiş bir ağaç heykeli